38,2552$% 0.34
43,8333€% 0.15
51,0885£% 0.12
4.075,24%0,33
6.682,00%0,64
9.317,24%-0,84
3215306฿%-0.94948
Türkiye’nin otomotiv sanayisinde yaşadığı çile, artık çığlık olmaktan çıktı, sessiz bir feryada dönüştü. Bu çilenin temelinde ne teknoloji eksikliği var ne de yedek parça krizi… Asıl mesele, ustalık kültürünün yok edilmesidir. Sanayi çıraklarının eğitimle değil, ezberle, sabırla değil, sabırsızlıkla yetiştiği bir düzene geçtik. 8 yıllık kesintisiz eğitim sistemiyle birlikte çocukların sanayiye erken yaşta girişi imkânsız hale geldi. Bu değişim, motorun başında terleyen değil, sadece YouTube’dan motor sesi dinleyerek arıza tahmini yapan ‘usta görünümlü’ yeni bir nesli doğurdu.
Bugün sanayiye bir araç arızasıyla gittiğinizde ilk karşılaştığınız tablo şudur: Usta, aracınızı dinler, göz ucuyla bakar ve “şu parça bozulmuş, değişelim” der. Vatandaş zaten anlamadığı işin içinde boğulmuş, mecali kalmamış. Ne desin? “Peki” der, cebinden 3-5 bin TL çıkarır, ödemesini yapar. Aradan bir gün geçmeden aynı ses, aynı arıza yeniden nükseder. Ustaya döneriz: “Usta, sorun devam ediyor.” Usta gayet pişkin bir ifadeyle cevaplar: “Eee, o zaman diğer parçaları da değiştirelim…”
Buradaki büyük facia şu: Teşhis konulmadan tedaviye başlanıyor. Arıza tespiti, rastgele parça değişimiyle yapılmaz. Bu zihniyet, doktorun hastasına sormadan önce midesini almasına benzer! Motorun sesini bile ayırt edemeyen, diferansiyelle direksiyon pompasını karıştıran biri, sadece tornavida tutuyor diye “usta” değildir!
Türkiye’de artık ustalık, sadece takım çantası taşımakla ölçülüyor. Oysa gerçek ustalık; dinlemeyi bilmek, şüphe duymak, denemek, ölçmek ve asıl parçayı değiştirmeden önce nedeni analiz etmektir. Bugün motorun sarsıntısını “buji kablosu” diye geçiştiren, şanzımanın vites geçiş sertliğine “balata bitti” diyen, direksiyon sesine “rot başı” deyip kesen sözde ustalar, halkın hem cebine hem aracına büyük zarar vermektedir.
Ustalık, sadece teknik bir yeterlilik değil, ahlaki bir duruştur. Bir arıza çözülmeden yeni parça dayatmak, vatandaşı enayi yerine koymaktır. İş ahlakı olmayan biri, isterse 30 yıl tornavida tutmuş olsun, o sadece metal yorgunudur, ustalığın gölgesi bile değildir.
Sanayide yaşanan bu kaosun birinci sebebi denetimsizlik, ikinci sebebi mesleki eğitimdeki boşluk, üçüncü sebebi ise toplumun “usta ne derse doğrudur” diye boyun eğmesidir. Artık bu çarkın kırılması gerekiyor. Otomotiv sektörüne girecek her tamir ustasının zorunlu sertifikasyon sürecinden geçmesi ve belirli aralıklarla yeterlilik testlerine tabi tutulması elzemdir. Tıpkı doktorlar gibi mesleki sorumluluğa sahip olmalıdırlar. Bir doktor yanlış teşhis koyarsa meslekten men edilirken, bir usta yanlış parçayı değiştirince sadece “yeniden para ister”. Bu adalet değil, sömürüdür.
Vatandaş ustayı sorgulamalı, sistem ustayı denetlemeli.
Biz bu ülkenin sanayiinde binlerce altın bilezik taşıyan ustalar gördük. Bir motorun sesinden pistonun nerede vurduğunu anlayan, bir direksiyonun dönüşünden bilye arızasını sezebilen insanlar vardı. Şimdi ise ekran başında parça kataloğu ezberleyen ama ne sesi ne kokuyu ayırt edemeyen, her işin sonunu “değişelim abi” diye bitiren tüccar ustalar var.
Sanayiye namus kazandıracak olan şey, torna değil ahlaktır. Gerçek ustalığı sadece ellerde değil, vicdanda arayanlara selam olsun.
Yeter artık! Ustalık kartvizitle değil, vicdanla yapılır!
Süphanoğlu’ndan Polis Haftası Mesajı: “Sadece Nöbet Değil, Emanet Korunuyor”