40,2348$% 0.05
47,0578€% 0.24
54,0945£% 0.17
4.338,61%0,47
7.021,00%0,41
10.225,48%-1,28
4706724฿%-3.05235
Aile ve akrabalık, doğduğumuz andan itibaren içine düştüğümüz, seçim hakkımızın olmadığı sosyal yapılardır. “Kan bağı” denilen kavram, çoğu zaman bizden, mantığın ve vicdanın sınırlarını zorlayacak ölçüde bağlılık ve fedakârlık bekler. Oysa insan ilişkilerinde esas olan, kan değil; ruh, anlayış ve iyi niyettir.
Akrabalık: Toplumsal Bir Dayatma mı?
Toplumlar yüzyıllardır “akraba her koşulda akrabadır” diyerek bireyin psikolojik sınırlarını hiçe sayan bir anlayışı ayakta tutar. Oysa modern psikoloji ve sosyoloji, sağlıklı bireylerin sınır çizebilme becerilerinin, en az yardımseverlik kadar değerli olduğunu söylüyor. Kötü niyetli, kıskanç, iftiracı ya da sürekli yıpratan bir akrabayla bağları sürdürmek zorunda değilsiniz. Akrabalık, karşılıklı sevgi ve saygı olmadığında bir zulme dönüşebilir.
Neden Bazı Akrabalar Çekilmez?
Bu sorunun birçok bilimsel cevabı var. İşte öne çıkan nedenlerden bazıları:
Ruhsal Uyuşmazlık: Bazı insanlar doğaları gereği sizin hayata bakışınızı, değerlerinizi, yaşam stilinizi anlamaz ve bunu yargılar. Bu durum, sürekli bir çatışma ve yıpratıcı bir ilişkiye neden olur.
Rekabet ve Kıskançlık: Akrabalar arasında sık görülen bir başka sorun da gizli ya da açık kıskançlıktır. “O yaptıysa ben de yaparım” mantığı, dayanışma yerine rekabeti körükler. Başarınızdan mutlu olmak yerine sizi küçümsemeye, gölgelemeye çalışırlar.
Rollerin Sabitlenmesi: Bazı akrabalar sizi yıllar önceki hâlinizle sabitler. Gelişiminizi, olgunluğunuzu ya da değişiminizi kabul etmez. Bu da sizin kendi benliğinizi gerçekleştirme yolculuğunuzda bir fren olur.
Enerji Tüketen İlişkiler: Sürekli dert anlatan, negatif olan, hiçbir konuda çözüm aramayan akrabalar, enerji vampiri gibi hareket eder. Zamanla sizin hayat sevincinizi sömürürler.
Her Akraba Değil, Her İnsan Değerli
Bazı insanlar ise –akrabanız olsun ya da olmasın– yanınızda olduklarında sizi tamamlarmış gibi hissedersiniz. Size nefes aldırırlar. Düşüncelerinizi bastırmaz, size alan tanırlar. Onlarla geçirilen zaman insana iyi gelir. Bu insanların varlığı, biyolojik bağdan çok ruhsal bağlarla açıklanabilir.
Akraba diye hayatınızda tutmak zorunda olduğunuz kişiler yoktur. Hayatınıza ne kattığına, size nasıl hissettirdiğine, ne kadar samimi ve dürüst olduklarına bakın. Sizi aşağı çeken, sürekli eleştiren, başarınızı küçümseyen, sizi ailenizin önünde zor durumda bırakan hiç kimse, sadece soyadı benziyor diye değerli değildir.
Kendinize İzin Verin
Toplumun “ayıp olur”, “el ne der”, “sonuçta akraban” gibi baskılarına direnmek zordur. Ancak birey olmanın ilk şartı, kendinize saygı göstermenizdir. Ruhsal huzur, gereksiz zorunluluklardan arınmakla başlar. Akrabalık bağı, ruhsal şiddet içeriyorsa bu bağı sürdürmek zorunda değilsiniz. Her mesafe, bir ayrılık değil; bazen bir korunma yöntemidir.
Akrabalık, ancak içinde gerçek bir bağ varsa kıymetlidir. Zorunlu fedakârlık, suskunluk ya da içe atılmış öfke üzerine kurulu ilişkiler ne aile sıcaklığı sunar, ne de insani gelişime katkı sağlar. Unutmayın, bazı bağlar sizi büyütmez; yalnızca yorar. Böyle bağlar için tek bir çözüm vardır: Koparın gitsin.
“Bir Harf İçin Bir Ömür Minnet: Öğretmenlik Onuru”