38,4207$% 0.2
43,6448€% -0.29
51,1903£% -0.13
4.066,86%-1,50
6.717,00%-1,84
9.457,99%-0,35
3634134฿%2.53523
Son dakika haberleri ekranlara düştü, kalemimiz elimizde titredi…
Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan — yani Türk Devletleri Teşkilatı’nın asli üyeleri — Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 541 ve 550 sayılı kararlarını desteklediklerini açıklayarak, Türkiye’yi Kıbrıs’ta “işgalci güç” olarak tanıdılar. Bir başka ifadeyle, Türk dünyası denilen o kadim hayalin içindeki devletler, kardeş bildikleri Türkiye’yi yalnız bıraktılar.
Sadece diplomatik bir hamle değildir bu. Tarihin, kültürün, kanın ve inancın kardeşliğini sorgulatan bir dönemeçtir.
Peki ne oldu da “biriz, birlikte güçlüyüz” söylemleriyle masalara oturanlar, bugün Türkiye’yi sırtından hançerleyen kararların altına imza attı?
Cevabı zor değil: Korktular. Cesaret edemediler. Bağımsız duramadılar.
Kıbrıs meselesi, bizim için sadece bir dış politika başlığı değildir. Bu bir milli dava, bir varoluş mücadelesidir. 1974’te can vererek aldığımız bir toprak parçası, o toprağın üzerinde kurulan bir Türk devleti vardır: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Bizim için bu dava, Rum kesiminin veya AB’nin baskısıyla tartışılacak bir konu değil, şehitlerimizin hatırasıdır.
Fakat görüyoruz ki kardeş bildiklerimiz, Batı’nın sofrasına oturup kendi soydaşlarının varlığını inkâr edecek kadar aciz bir refleksle hareket edebiliyor. Kıbrıs Türkü’nün devletini yok saymak, yalnız Türkiye’yi değil, Türk milletinin tarih boyunca verdiği mücadeleyi de yok saymaktır.
Bazılarına göre bu diplomatik bir denge oyunudur. Bazılarına göre mecburiyet. Ama bize göre bu bir ahlaki duruştur. Ve maalesef bu duruş sınıfta kalmıştır. Çünkü kardeşlik, menfaatle değil, fedakârlıkla yaşar. Dertte bir olmayanın bayramda ettiği selamın da anlamı yoktur.
Biz yıllardır yalnızız. Her kriz anında “biz biriz” diyenler, sıra özveriye geldiğinde bir bir arkamızı döndüler.
Hatırlayalım:
Karabağ’da en büyük desteği Türkiye verdi. Orta Asya’da ekonomik projeleri destekleyen yine Türkiye oldu. Türk Konseyi’nin temel taşını döşeyen Türkiye, “ortak alfabe”, “ortak ordu”, “ortak tarih” derken, diğerleri sadece izledi. Şimdi ise bu emeğin, bu fedakârlığın karşılığı mı Kıbrıs’ta “işgalci” yaftasıyla yalnız bırakılmak?
Hayır, biz yanlış değiliz.
Hayır, biz satılmadık.
Biz bu dünyada her zaman tek kaldık. Çünkü biz Türkiye’yiz.
Kendi iradesiyle yürüyen, düşse de kalkmayı bilen, vefasızlığa rağmen vefasını terk etmeyen bir milletin adıyız biz.
Birileri sırtını Batı’ya yaslayıp konfor ararken, biz dik durmayı tercih ettik. Bu yüzden yalnız kaldık.
Ama tarih şunu yazacak: Türk milletinin yalnızlığı utanç değildir. Asıl utanç, kardeşini yalnız bırakanın alnındadır.
O yüzden şimdi sesleniyoruz:
Bu hamleyle Türk birliğine zarar veren, kardeşlik ruhunu zedeleyen her kim varsa bilsin ki; biz ne Kıbrıs’tan, ne Türk dünyasından, ne de haklı davamızdan vazgeçmeyiz.
Türk devleti işgalci değil, koruyucudur.
Türk milleti yalnız kalsa da haklıdır.
Ve hak, eninde sonunda galip gelir.
Kardeşlik bir sınavdır. Biz bu sınavı şerefle verdik.
Tarih, kimin satıldığını, kimin dimdik durduğunu yazacaktır.
Türkiye’deki yapay zeka girişimi 393’e ulaştı