Bu gelişme, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına ve Anıtkabir’in ruhuna yapılan saygı duruşunun zedelenmesi olarak görülüyor. Anıtkabir gibi milli bir mekân, tüm vatandaşların gönüllü olarak Ata’sına saygı göstermek ve Cumhuriyet’e olan bağlılıklarını ifade etmek için bir araya geldikleri kutsal bir alan olmalıdır. Ancak, bu yıl Anıtkabir’de yaşanan olaylar, bu hassasiyeti kıran bir görüntü ortaya koydu.
Anıtkabir’de AK Parti üyelerinin belirli bir kesimi içeri alınırken, subayların ailelerinin dışarıda bırakılması, toplumun gözünde adaletsizlik ve ayrımcılık algısına yol açtı. Devletin başındaki yöneticilerin, Atatürk’ün mirasını ve Anıtkabir’in anlamını koruma sorumluluğunun bilincinde olması beklenirken, yaşanan bu olay toplumda büyük bir rahatsızlığa neden oldu. Ziyaretçilerin içeri alımında yapılan bu ayrıcalık, Atatürk’ü anmaya gelen gönüllü milyonların samimi duygularının önüne bir set çekmiş oldu.
Bu yıl ayrıca, Cumhuriyet Bayramı coşkusu ülkenin dört bir yanında milyonların katılımıyla kutlandı. Türkiye’nin dört bir yanında Cumhuriyet’e olan bağlılıkla dolup taşan sokaklar ve meydanlar, Türk milletinin bu değerlere ne denli sahip çıktığının göstergesiydi. Halk, Cumhuriyet’in 101. yılına olan bağlılığını, Türk bayraklarıyla sokaklara çıkarak ve marşlar söyleyerek gösterdi. Ancak Anıtkabir’de Cumhuriyet’in ruhunu yansıtmak yerine belirli bir siyasi söylemin öne çıkarılması, bu ruhu gölgede bırakır nitelikteydi.
Bir diğer dikkat çeken detay ise, Anıtkabir’de Recep Tayyip Erdoğan lehine “sipariş sloganlar” atılmasıydı. Atatürk için yıllarca kendiliğinden ve içten gelen sevgi gösterileri, milyonlarca insanın gönüllü olarak ortaya koyduğu saygı duruşu, Anıtkabir’in ruhuna yakışır şekildeydi. Ancak bu yıl, önceden hazırlanmış sloganlar ile bir tür siyasi gösteriye dönüşen Anıtkabir ziyareti, özellikle Atatürk’ü anmak için toplanan birçok vatandaşı hayal kırıklığına uğrattı.
Anıtkabir’in ve Cumhuriyet’in değerinin böylesi siyasi çekişmelerden bağımsız, herkesin ortak paydası olan bir simge olarak korunması gerektiği açıktır. Cumhuriyet’e olan bağlılık ve Atatürk’e duyulan saygının en büyük göstergesi, halkın gönüllü olarak bu değerlere sahip çıkmasıdır. Anıtkabir’de yaşanan bu olay, yalnızca Cumhuriyet’in değerlerine değil, aynı zamanda toplumun birlikte, tek bir yürek olarak bu değerlere sahip çıkma iradesine de zarar vermektedir.
Anıtkabir’de yaşanan bu durum, Cumhuriyet’in anlamını ve değerini koruma sorumluluğu taşıyan her kesime bir uyarı olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, köklü tarihi ve Atatürk’ün mirası ile ayakta duran bir devlettir. Bu mirasın, her vatandaşın ortak değerlerine saygı gösteren bir yaklaşımla korunması, Cumhuriyet’in kurucusuna ve onun ülkeye kattığı değerlere bir borçtur.